Bu cümleyi kuranların, aslında karşısındaki kişiye hiç saygısının olmadığı apaçık ortadadır. Böyle bir cümle kurabilmeyi kendisinde hak olarak görmeleri de ayrıca bir cahilliktir. Kimse kusura bakmasın ki bizler yıllardır bu sektöre zaman ayıran, emek harcayan profesyonelleriz. Bu tip yaklaşımlar karşısında elbette cevabımız var. O cevabı da veririz. Lakin “Cahil ile etme sohbet” demiş şair. O yüzden birkaç cümle ile açıklama yapma girişimimiz olur ki başkasına da böyle yaklaşmasın diye. Eğer karşı taraf sarf ettiği sözün hata olduğunu anlarsa, o zaman iş açısından belki bir ilerleme kaydedilebilir. Yok şayet anlamazsa o zaman o mekanı-ortamı terk ederiz. O andan itibaren muhatab alınırsa, sonraki yorgunluk hak edilmiş olur. Hak edene hak ettiği kadar değer vermek gerekir. Şöyle ki, milyarlarca dolarlık bir sektör olan medya sektörü “Neden cep telefonu kamerası ile işler yapmıyor?” Madem her şey bu kadar basit, “O halde, yapılan işlerde, neden hala milyonluk kameralar kullanılıyor?” diye sorarlar adama. Dahası “Bizler geri zekalı mıyız ki her sezon yüzbinlerce liralık yatırımlar yapıyoruz?” Sürekli olarak hem kendimizi hem de teçhizatlarımızı güncelliyoruz. Ayrıca cep telefonlarının mercimek tanesi kadar lensleri ile profesyonel kameraların kocaman lenslerini kıyaslamak, cahilin mantığına da sığmaz aslında. Bu durum onun için elma ile karpuzu kıyaslamak gibidir. Buna rağmen bazı kendini bilmezler, akla mantığa sığmaz bir yaklaşımı sergileyebiliyorlar. Toplumların yönlendirilmesinde kullanılan en belirgin yöntemler medya sektöründe kullanılır. Bu sektör kimine göre “5. Güç” kimine göre ise “3. Güç” olarak gösterilirken, basit yaklaşımlarla zaman kaybetmemeliyiz. Elbette ki bu denli detaylı bir açıklama yapmayı gerek görmüyoruz. Ama yine de cevap vermek lazım. Netice de hani derler ya “Nato kafa, nato mermer” mantığı varsa karşı tarafta, o zaman sessizlik en güzel çare olur. İşte o an sessiz bir şekilde olay mahallinden uzaklaşmalısınız. Artık bu durum sonrası onda bir geri adım olur mu? Bence olmaz. Üstelik daha baskın bir şekilde birçok engel planlamaya başlayabilir. Ta ki bir duvara toslayana kadar. Tüm sektörümüzün bu tip “andavallardan” uzak olmasını özellikle diliyorum. Her sektörün bir sendikası, neredeyse bir odası, hiç değilse gerçek mana da işleyen bir derneği var. Umarım bizlerde birbirimizi koruyabilmek için böyle sivil toplum teşkilatları kurabiliriz. Tek başımıza mücadele etmekten daha iyi olur aslında. Bu önerime ne dersiniz? Kalın sağlıcakla. Metehan Ceylan

Leave a comments