Diğer bir taraftan bakılırsa, çekmeyi-kaydetmeyi bilmedikten sonra elinizde en iyi kamera olmuş neye yarar. Bu iş kulaktan dolma bilgilerle ya da yakın çevre araştırması ile içine girilecek bir konu değildir. Bir müşterim vardı, ismi lazım değil. Ama amacı şuydu ben sorabildiğim kadar soru sorayım ve ne kadar çok bilgilenirsem kendim yaparım mantığındaydı. Buna da cahil cesareti deniliyor. Neyse bu başka bir konu. Fikirleri verdikçe, mevzunun temel yapı taşlarından bahsettikçe kendisine gaz verip durdu. Nihayetinde Sony’nin o dönemki en pahalı kamerasından, birkaç lensinde ve DJI’ın gimbalinden aldı. Dahası bundan çok sonraları haberim oluyor. O da şöyle oldu: “Ya bende kamera, birkaç lens ve bir de gimbal var. Şunlara bir baksan da satsan olmaz mı?” Yuh artık dedim. Hem fikirlerimi hor kullanacak, hem de verdiğim bilgileri alıp işleyecek, olmayınca, yapamayınca da malzemeleri bana satmaya çalışacak, dahası “sen satar mısın?” deyip pazarlamacısıymışım gibi beni koşturacak. Yani bu cahil kurnazlığı değil de nedir? O denli konsantre olmuş ki bu işi yapacağım diye kendini inandırmış ve bir sürü masrafa girmiş; ama kazın ayağının perdeli olduğunu anlayınca geri dönmüş. Üzerinden de yıllar geçmiş. Üstüne böyle saygısız bir yaklaşım! Gerçekten cahil cesareti. İşte bu tecrübeden-örnekten de anlaşıldığı üzere eliniz de en iyi kamera olsa bile yüzlerce komuta hakim olma ve kabiliyet olarak bu sistemi giyinme özelliğiniz yok ise boşuna kürek çekmiş olup, ekstra masrafa girmeniz içten bile değildir. Çok dikkatli olmak lazım.    

Leave a comments